Şafak

 


"Ama kim? Ben miyim burda bir esrime mi
nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
Aptalca beklerim o hiç sönmeyecek şafağı
Oysa yüreğimden akan o derin suda
kırmızılar öylesine yırtılır ki
siner kan,
huysuz kemanlar dolar şahdamarıma,
yansır kin savaşçıları, gürül gürül ordular
utancın köpürttüğü yanaklarımdan.
Köz komamış ateşinden bize o adam
şimdi gülüşlerimiz yırtıcı, gülüşlerimiz korkunç
ağır, kara bir zırh taşıdığımızdan."

*İsmet Özel

    * Eşi şehit olan bir abla, eşiyle evliyken ve mutlu bir evlilikleri varken çok fazla ayrılık şarkısı dinlediğinden ve bunun hayatındaki ayrılıkta ve yaşadığı özlemde rol oynadığından bahsetmişti. Okuduğum bir kitapta ise iyi düşünceleri sürekli düşünmenin bize iyi şeyler getireceğinden bahsediyordu. Bu iki durumunda örneklerini hayatımda bizzat yaşadım. En sevdiğim şiirlerden biri olan bu şiiri paylaşmamın sebebi de bu. Sanıyorum ki son zamanlarda yaşadığım üzüntüde hem bu şiirin hem de çok sevdiğim ve sürekli tekrar tekrar izlediğim filmin büyük bir etkisi var. İkisi de "hiç sönmeyecek bir şafağı boşuna beklemek" ile ilgililer. Kesinlikle ikisi de sevilecek kadar zarif bir hüzün taşıyor. Ama ben tüm bunları bu kadar severken, ilk olarak kendim inanmıyordum beklenen anın geleceğine. Kalbimiz ile yaptıklarımız bir olmayınca edilen duanın hali ne olur? Ben bilmiyorum.

    Artık bazı şeyleri değiştirmeye karar verdim. Yine seveceğim ama kalbimde, dilimde saklamayacağım. Saklamak için yalnızca güzel şeyleri seçeceğim. Ve İnşallah bir gün o şafağı göreceğim.

Yorumlar

Popüler Yayınlar