Bir film Tavsiye: Kaguyahime no Monogatari

 



    Selamlar, 

    İnsanın sevdiği şeyler üzerine konuşması zor gelir bana. Örneğin sevdiğim birinin mesajına cevap vermem zaman alır çünkü ona uygun bir zamanın oluşmasını beklerim. Ama oluşmazsa maalesef cevap veremem ve üzülürüm. Bu durumum bana her zaman şu mısraları hatırlatır: 
"Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
                                                Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi."

Filmimize Geçelim O Halde

    Bu film Isao Takahata'nın ölmeden önce, yaşlılık döneminde yaptığı son film. 2013 yılında Hayao Miyazaki'nin "The Wind Rises" filmiyle birlikte çıktı. Diğer insanları bilemem ama ben oyumu Isao Takahata tarafından kullanmaya dünden hazırım. Çünkü bu anime ben ruhumu tanıdığımdan bu yana açık ara en sevdiğim film. 

    Anime olmasına yani çizimlerden oluşmasına rağmen kesinlikle büyükler için yapılmış bir film. İçinde geçeceğiniz bir sahne bulunmamakta bunu en başta söyleyeyim. Yalnız film biraz yavaş ilerliyor ve içinde metaforlar var. Eğer ki aksiyon hayranıysanız ya da hala dünyanın pespembe olduğunu düşünüyorsanız izlemenizi tavsiye etmem. Çünkü bu film bana göre gerçekler ve beklemek üzerine bir deneme. 

    Filmi ilk sekiz sene önce izlemiş olmalıyım. O an hiç bir şey anlamadığımdan hiç sevmemiştim. iki yıl sonra tekrar izlediğimde aslında pek çok duygudan bahsettiğini ve benim bunu anlamadığımı fark ettim. En az on kere izledim. Ve diyorum ki keşke hiç izlememiş olsam ve tekrar izlesem. 

       Konusu

    Konusu bir Japon masalından alıntı. Ama çok özgün eklemeler işlenmiş. Gerçek masalla benzer sonda bitse de anlatılan mesaj gerçek masalda yok. Bu mesaj ise "Acı da olsa, kırılsak da, sevsek de, mutlu olsak da her şeyiyle yeryüzüne bağlı olmamız." Aslında daha pek çok mesaj var bunun için filmi izledikten sonra tekrar gelip alttaki kısmı okumanızı tavsiye ediyorum. Önemli bir bilgi, filmin müzikleri Joe Hisashi gibi harika bir müzisyen tarafından yapıldı. Zaten sanatsal çizimde kendinizi kaybederken bir de müziklerin bu denli güzel ve uyumlu olması muazzam. 



Film Üzerine Muhabbet (SPOİLER)


    Söylenecek çok şey olmasına rağmen sadece şu an aklıma gelenlerden bahsedeceğim. Eğer buraya kadar okuyan ve filmi izleyen bir okuyucum varsa yorum yazmasını merakla bekliyorum :) 
Öncelikle "baba" karakteri hep kızının mutluluğunu istemesine rağmen bir kere bile ne istediğini sormuyor. Ve onu zenginlik içerisine gömüyor. Halbuki salt zenginliğin mutluluk getirmeyeceğinin ne kadar aşikar olduğunu burada bir kez daha anlıyoruz. Çünkü Hime'nin aklı köyünde kalıyor. Zaten filmin sonunda sevdiği insan ile kavuşması ve tüm fakirliğe rağmen onunla yaşamak istediğini söylemesi en büyük delil. Burada bir başka nokta da Stemaru'nun pes etmesi. Çünkü sınıfsal farklılıklar aşılamayacak kadar derin bir uçurum ama bunun yanında o artık Hime'nin değiştiğini düşünüyor. Sonunda evlense hatta çocuğu bile olmuş olsa da Hime'yi unutamadığını kanıtlıyor bize. Elinden kaçırdığında ise hemen eskiye dönerek diyor ki: "yalnızca rüyaymış." Açıkçası burada Hime'nin sevgisi bana bir okyanus gibi gelirken Stemaru'nunki bir nehir gibi geliyor. 


    Beş asile gelecek olursak güzelliğinin söylentisinden etkilenip Hime ile evlenmek istiyorlar. Bu Himesama'yı çok yaralıyor çünkü tıpkı benzettikleri hazineler gibi duydukları aşk da bir yalandan ibaret. Onlara yanlışlarını göstermek isterken aslında en çok kendini yaralıyor. Hele asillerden biri var ki vaat ettiği hazineyi bulamayıp prensesi kandırmaya çalışıyor. Gerçekleştiremeyeceği ve aslında umurunda olmayan bir takım hayaller anlatıyor. Günümüz tabiri ile pembe panjurlu evi anlatıyor. Tam o sırada aile büyüğü olduğunu düşündüğüm bir kadın çıkıyor ve ona diyor ki "Daha kaç çiçeği soldurup yolun kenarına atacaksın." Hayatta gerçek ile yalanı ayırt etmek gerekiyor.  Kral ise her şeyi elde edebileceğini sanan insanları temsil ediyor. Parayla ya da mevki ile bir yüreği satın alabileceğini sanıyor. Bu tabiki ne istediğini bilmeyenler yürekler için mümkün.

    En sevdiğim kısımlardan biri prensesin tüm söylentilerden ve tüm insanlardan kaçtığı kısım. Bu arada Joe Hisashi filmin müziklerini yapıp yapmamak konusunda karar vermek için filmi sade hali ile izliyor. Tabi yanında yönetmen var. Ve çok etkilenip yapmaya karar veriyor. Peki en sevdiği sahne hangisi biliyor musunuz? Bu sahne:
  

   Bazen ben de kaçmak istiyorum uzaklara çok uzaklara. Ama kaçtığımız yerde umduğumuzu bulabilecek miyiz? İşte bu asıl soru. "Burası dünya nereye gitsek varamadığımız yerdeyiz." Sadece bazen kalbimi çıkarmak istiyorum, biraz dinlemek. 

    En son filmin içinde geçen bir şarkıdan bahsetmek istiyorum. Maalesef gerçekten Japon Halk şarkısı mı bilmiyorum, keşke bilsem. Ama hayatımda duyduğun en güzel ve en anlamlı şarkılardan. Şuradan dinleyebilirsiniz tık tık.

"Dön haydi koca zaman
Dön de kalbim de dönsün yerine
Dön de kalbim de dönsün yerine
Kuşlar, böcekler, hayvanlar
Otlar, ağaçlar, çiçekler
Nasıl hissedeceğimi öğretin bana
Çalınırsa kulağıma beni özlediğin
Dönerim hemen sana"

Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.


Yorumlar

Popüler Yayınlar