hasbihal


        Bazen kendimi Seiji'nin büyükbabası gibi hissediyorum. Pek çok açıdan. Dünya çok hızlı. Keşke diyorum cep telefonları olmasaydı. Maille anlaşsaydık. Korona başladığında en çok kütüphanelerin kapanmasına üzülseydik. Mesela tüm vaktimi Recaizade'de geçirseydim. Okuldan çıktığımda koşarak oraya gitseydim. Lisede Rasim Özdenören'e gitmem gibi. Kitaplarla sabahlasaydım. Belki daha çok kitap okusaydım içimdeki bu kapana sıkılmış kuşun hikayesini anlatabilirdim. 

        Bir Arap şarkısında der ki " كلنا في الحب سوى" Hepimiz yalnızca seviyoruz, Farsça mısralarda da şöyle der: "Çeşmek Be-zen Sitare, Ezmen Mekon Kenâre” yani “ Ey yıldız kendini sakındın bari parıltını benden sakınma.” İnsan her yerde insandır. İnsan her yerde sever, ayrılır, üzülür, doğar, büyür, ölür... Hala neden bu savaşlar çıkar? Neden insanlar mültecilere insan gözüyle bakmaz anlayamıyorum. Bazen bu  dünya ağır bir taş oluyor ve kalbimin üstüne oturuyor. Tam o sırada bir Japon filminde geçen Fransızca bir şiir geliyor aklıma: “Le vent se lève ! … Il faut tenter de vivre!

"Rüzgar yükseliyor, yaşama tutunmak gerek."



Şu an o serçeyi anlatan bir beste için tık tık.  

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar